Psikoterapi
Ana sayfa » Tıbbi Birimler » Psikiyatri » Psikoterapi
Psikoterapi, psikolojik ve duygusal rahatsızlıkları olan kişileri iletişim araçları ile tedavi etme yöntemlerinin genel ismidir. Psikoterapi sürecinde kişinin içinde bulunduğu durumun sebeplerini terapist ile birlikte araştırarak, sorununu daha iyi anlaması sağlanır. Ayrıca kişide problem yaratan düşünceleri ile davranışlarını nasıl belirleyeceği ve değiştirebileceği, ilişkilerini ve tecrübelerini nasıl inceleyeceği konularında farkındalık geliştirilir. Kişiye problemleri ile nasıl başedebileceği, sorunlara nasıl çözümler üretebileceği ve yaşam ile ilgili ne şekilde gerçekçi hedefler belirleyeceği gibi konularda da değişim sağlanması hedeflenir. Psikoterapi kaygı, çaresizlik ve öfke gibi duyguların eşlik ettiği, kişilerarası sorunların görüldüğü çeşitli psikiyatrik rahatsızlıkların belirtilerinin giderilmesi için etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Psikoterapi birkaç hafta içinde iki üç görüşme olabilecek kadar kısa süreli, yada bir kaç yıl boyunca sürebilecek kadar uzun vadeli olabilir. Sağaltım durumunun yapısı ve biçimine göre terapiler bireysel terapi, çift terapisi, aile ve grup terapileri şeklinde sınıflandırılabilir. Ruhsal rahatsızlıkların gelişimi, anlayışı, kuramsal çıkış noktası ve teknikteki temel farklılıklara göre günümüzde en yaygın olarak uygulanan psikoterapiler iki ana ekolden köken almaktadır. Bunlar Psikanalitik Psikoterapiler ve Bilişsel-Davranışçı Psikoterapilerdir.
Psikanalitik-Psikodinamik Psikoterapiler
Psikanalitik psikoterapi tarihsel ve kuramsal olarak psikanalizden köken alan psikoterapi tekniklerin tümünü kapsar. Bunlar psikanaliz, açıklayıcı (içgörü yönelimli) ve destekleyici psikoterapilerdir. Hastanın ihtiyacına ve kişilik yapısına göre açıklayıcı ve destekleyici psikoterapiler dönüşümlü olarak uygulanabilirler.
Açıklayıcı (içgörü yönelimli) psikoterapi bu terapi yöntemlerinin psikanalize en yakın ucudur. Açıklayıcı psikoterapi dendiğinde yüzyüze yapılan ve kişinin güncel sıkıntılarının kaynaklarının terapistin dikkati, merakı ve empatik tutumu eşliğinde araştırıldığı içgörü sağlamaya yönelik terapiler anlaşılır. Hastanın kendi kuramı üzerinden sıkıntıları ile ilişkili olarak anlattığı karmaşık ve çelişkili gibi görünen yönlerin açığa çıkarılması için çalışılır. Böylelikle yoluyla kişinin ilişkilerini ve ilişkilerdeki yerini daha iyi tanıması ve farklı bakış açıları getirmesi sağlanır. Kişilerarası yakın ilişkilerdeki duygu ve tutumlar terapi ilişkisinde de bir örnek olarak tekrar ettiğinden terapist hasta ilişkisi de ele alınarak yorumlanır. Böylelikle aktarım tepkilerinin yorumlanması yoluyla hastanın burada-ve-şimdi karışıklık yaratan sorunlarla orada-o zaman yaşadıkları arasında bağlantı kurması hedeflenir.
Destekleyici psikoterapi terapistin daha aktif rol aldığı, hastanın duygusal destek ve sıcaklık gördüğü, benlik saygısının arttırılmaya çalışıldığı terapi yönetmlerine verilen addır. Psikanalitik psikoterapilerden türemekle birlikte daha çok ‘şimdi ve burada’ olan, dış dünyadaki gerçek olaylar üzerinden çalışılır. Özel bir kriz (iş kaybı, hastalık, travmatik ve ani kayıplar) yaşayan kişiler, kaygı düzeyi yüksek olan, sadece belirtilerin sonlanması talebiyle başvuran, şiddetli, kronik rahatsızlığı olan kişilerde etkili biçimde uygulanır. Telkin, alıştırarak yüzleştirme, empati eşliğinde duygusal boşalım sağlama, doğrudan ve dolaylı cesaretlendirme, düşünsel çarpıtmaları yeniden yapılandırma gibi yöntemler kullanılır. Benlik saygısının arttırılması, belirtilerin ortadan kaldırılması ve yenilemesinin önlenmesi, kişilerarası ilişkilerin yapıcı biçimde sürdürülmesi hedeflenir. Kişilerarası psikoterapi güncel ilişkilere ve ilişkilerdeki rollere odaklanan bir destekleyici psikoterapi türü olarak değerlendirilmektedir.
Bilişsel-Davranışçı Psikoterapiler
Bilişsel teoriye göre çocukluk çağındaki deneyimler öğrenme yoluyla bazı temel düşünce, sayıltı ve inanç sistemlerinin oluşmasına neden olur. Bu temel düşünce ve inançlar ‘şema’ olarak adlandırılır. Bu şemalar katı düşünce kalıpları olup, yaşamın daha ileri dönemlerinde bireylerin kendileri ve yaşadıkları dünyaya ilişkin algılarını biçimlendirmekte kullanılır. Psikiyatrik bozukluklar, bireyin çoğu zaman farkında olmadığı bu olumsuz kalıpların içeriğindeki temel düşüncelerin şiddetlenmesine yol açan bir yaşam olayının ardından gelişir. Bilişsel davranışçı tedaviler doğrudan uyumsuz davranışlar ve bunlarla ilgili yerleşik çarpık düşünme biçimleri üzerine odaklanır. Örneğin kaygı verici durumlarla karşılaştığında kaçmak yerine, kaygıyla başa çıkmak konusunda ne tür yöntemler uygulayabileceği aktarılır.
Terapist ve hasta hastanın sorunu hakkında ortak bir fikir edinerek sorunu birlikte anlamaya yönelirler. Mevcut sorunun hastanın düşünce, duygu ve davranışlarını ve gün içindeki işlevlerini nasıl etkilediğini belirlemeye çalışırlar. Kişiye sıkıntı yaratan durumlarla başa çıkabilmesine yardımcı olacak becerileri kazandırmak asıl hedeftir. Terapide amaç hastanın sorunlarını çözmekte halen kullandığı baş etme yöntemlerinden daha yararlı olabilecek yeni çözümler üretebilmesini sağlamaktır. Terapist ve hastanın birlikte çalışarak saptadığı hedeflere ulaşmak ve değişim yaratabilmek için seanslar sırasında öğrenilenler seanslar arasında uygulamaya geçirilir. Seans içinde terapistten öğrenilen bilginin beceriye dönüştürülebilmesi için uygulamada alıştırma ve maruz bırakmayı içeren ‘ev ödevleri’ ya da egzersizlerden faydalanılır.
Özetle bilişsel davranışçı terapi sıkıntı yaratan belirtileri hedef alan, sıkıntıyı azaltmayı, düşünce biçimlerini yeniden gözden geçirmeyi ve sorun çözmede yardımcı olacak yeni stratejiler öğretmeyi amaçlayan psikoterapi türüdür. Düşünsel Duygulanımcı Davranış Terapisi ile Farkındalık ve Kabullenme Temelli Terapiler bilişsel davranışçı terapilerden türeyen daha yeni tekniklerdir.