Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nün uzmanlık alanı Diabetes Mellitus (tip 1 diyabet, tip 2 diyabet, gebelik diyabeti), obezite (şişmanlık), tiroid hastalıkları, paratiroid hastalıkları, hipofiz hastalıkları, adrenal bez (böbrek üstü bezi) hastalıkları, hirsutizm (aşırı tüylenme), testis ve overin hormonal nedenli hastalıkları, osteoporoz ve diğer metabolik kemik hastalıkları, lipid metabolizması hastalıkları ve nadir görülen metabolik hastalıklardır.

Diyabet Nedir?

Yediğimiz besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere şekere dönüştürülür. Bu şeker kan dolaşımında bulunur ve vücut enerji olarak bu şekeri kullanır. İnsülin, şekerin dolaşımından, vücuttaki hücrelerin içine girmesini sağlayan hormondur ve pankreas adlı organdan salgılanır. Besinlerle kana geçen şeker, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler şekeri yakıt olarak kullanır.

Diyabet, pankreastan yeterli miktarda insülin hormonu salgılanamaması ya da üretilen insulin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda oluşan ve yaşam boyu süren bir hastalıktır. Bu durumda, yenilen gıdalardan elde edilen şeker kullanılamaz ve kan şekeri yükselir. Bu duruma Diyabetes Mellitus adı verilir.

Kaç Çeşit Diyabet Vardir?

Şeker hastalığının iki tipi vardır:

  • Tip 1 Diyabet: Bu hastalarda pankreastan insülin yapımı ya çok azalmış veya durmuştur. Bu durumda kanda insülin yoktur. Kan şekeri düzeyini dengelemek için dışarıdan insülin vermek zorunludur. Genellikle çocuklarda ve genç erişkinlerde, yaşamın erken dönemlerinde ortaya çıkar.
  • Tip 2 Diyabet: Bu hastalarda pankreasta ileri yaşlara kadar normale yakın düzeyde insülin yapımı vardır. Hatta bazen normalden fazla bile insülin yapımı söz konusu olabilir. Ancak insülin yeterli etkiyi sağlayamamaktadır. Şişmanlık ve yanlış beslenme insülinin istenen etkiyi göstermesini engeller, kan şekeri yükselir. Hastaların çoğunluğu 40 yaşın üzerinde ve şişmandır, ailelerinde diyabetli akrabaları vardır.

Diyabetin Belirtileri Nelerdir?

Diyabetli hastalarda sıklıkla aşağıdaki belirtiler görülür;

  • Aşırı susama ve ağız kuruluğu
  • Çok su içme
  • Çok idrara çıkma
  • Kilo kaybı
  • Aşırı iştah ve çok yeme
  • Bulanık görme
  • Halsizlik, yorgunluk
  • Cilt enfeksiyonları
  • İyileşmeyen yaralar

Kimlerde Diyabet Gelişme Riski Daha Yüksektir?

Diyabet herkeste olabilir ancak;

  • Ailesel Diyabet öyküsü olanlar (ebeveyn veya çocuklarda)
  • Obezite (VKİ > 27 kg/m²)
  • Daimi fiziksel aktivite azlığı
  • Öncesinde Bozulmuş Glukoz Toleransı tanısı olanlar
  • Gebelik şekeri öyküsü olan veya 4 kg dan büyük çocuk doğuran kadınlar
  • Hipertansiyonu olanlar (>140/90 mmHg)
  • HDL kolesterol değeri 250 mg/dl olanlar(kan yağı))
  • Polikistik over sendromu olanlar daha yüksek risk altındadır.

Diyabet Hangi Problemlere Yol Açar?

Kan şekerinin kontrolünün sağlanamaması kısa ve uzun dönemde sağlık sorunları oluşturur. Diyabet küçük ve büyük damarlarda ve sinirlerde bir kısım hasarlara yol açabilir. Bu hasarlar komplikasyon olarak adlandırılır.

Diyabetin Akut Komplikasyonlari Nelerdir?

Diyabette hızlı gelişen ve hayatı tehdit eden durumlar vardır. Bunlar hızlı ve doğru bir şekilde tedavi edilmedikleri taktirde ölümle sonuçlanabilirler.

Şeker Düşüklüğü (Hipoglisemi): Kan şekeri fazla düştüğünde (çok fazla ilaç, çok fazla egzersiz ya da yetersiz enerji alımı sonucu) kişi normal fonksiyonlarını yapamaz. Hipoglisemi, şekerli meyve suyu, kesme veya toz şeker almakla hızla düzelir.

Ketoasidoz: Diyabetik koma da denen ketoasidoz insülin yokluğuna bağlı ağır bir durumdur. Esas olarak sıklıkla tip 1 diyabetli kişilerde sık görülür.

Nonketotik Hiperosmolar Koma: Vücutta aşırı düzeyde glukoz birikmesi neticesinde olur. Özellikle yeterli sıvı alamayan yaşlı tip 2 diyabetli kişileri etkiler.

Diyabetin Kronik Komplikasyonlari Nelerdir?

Şekerin kanda çok uzun süre yüksek kalması büyük, küçük damarları tahrip eder tahribat hangi organda ise ona ait sorunlar görülebilir.

Kalp-Damar Hastalıkları

Şeker hastalığı kalp damar hastalıkları için en önemli risk faktörlerindendir. Diyabetli hastalarda kalp yetmezliği, kalp krizi ve ani ölüm riski 5 kat artmıştır. Ayrıca özellikle bacak damarlarında oluşan tıkanıklıklarda damarlarda beslenme bozukluğu yaratabilir.

Göz Tutulumu (Retinopati)

20-74 yaş arasındaki erişkinlerde temel körlük nedeni diyabettir. Bu problemin nedeni şeker hastalarının normal kişilere göre kör olma olasılığının 25 kat artmış olması ile açığa çıkmaktadır. Diyabet hastalarında düzenli ve ayrıntılı bir göz muayenesi en az kan şekeri kontrolü kadar önemlidir.

Böbrek Tutulumu (Nefropati)

Diyabetli hastalar için çok büyük bir tehdittir. Kötü şeker kontrolü olan hastaların %40’ında diyaliz ve/veya böbrek nakli gerektirebilecek ağır böbrek hastalığı gelişebilir.

Sinir Tutulumu (Nöropati)

Diyabetli kişilerin yaklaşık %50’sinde gelişir. Ellerde ve ayaklarda his kaybına yol açarak damar tıkanıklıkları ile birlikte ayak yarası ve bacak kesilmelerine yol açabilir. Kazalardan sonra en sık el-ayak kaybı nedeni ne yazık ki diyabettir. Sinir tutulumu ayrıca diyabetlilerde cinsel iktidarsızlığa da yol açabilir.

Diyabet Taramasi Nasil ve Neden Yapılmalıdır?

Tip 2 diyabet taraması için özellikle açlık kan şekerinin yaygın olarak kullanılması önerilmektedir. Çünkü; diyabet tanısının kriterlerini taşıyan pek çok kişi hastalıklarından habersizdir. (farkındalık oranı %50 dir). Toplum çalışmalarında tip 2 diyabetin tanı konmadan önceki 10 yıla kadar var olabileceği ileri sürülmektedir. Tip 2 diyabetli hastaların %50 kadarında tanı sırasında bir veya daha fazla diyabetik komplikasyon mevcuttur. Diyabetin erken tanısı ve tedavisi hastalığın seyrini ve komplikasyon gelişimini azaltabilir. Bu nedenle 45 yaşın üstündeki her bireyin 3 yılda bir ek risk faktörleri olan kişilerin ise daha erken yaşlarda her yıl taranması önerilmektedir.

Diyabet Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

Diyabet hastalığını ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Eğer doktor, diyetisyen ve diyabet hemşiresinden oluşan diyabet ekibinden iyi bir destek alınabilir ve önerilere uyulursa sağlıklı ve aktif bir hayat sürdürülebilir. Tedavi de amaç kan şekerini normale yakın sınırlarda tutmaya çalışmak ve aşırı yükseklikleri ve düşüklükleri önlemektir. Diyabet tedavisinin üç ana bileşeni vardır; beslenme tedavisi, egzersiz ve ilaç.

Diyabet Gelişimi Önlenebilirmi?

Diyabette iyi bir tedavi ve tedaviye uyum çok iyi sonuçlar vermektedir. Diyabet tanısı konduktan sonra en önemli durum, diyabetin komplikasyonlarının gelişmesini önlemek olacaktır. Fakat esas önemli olan riskli kişilerin saptanması ve yaşam tarzı değişiklikleri ile diyabetin gelişiminin önlenebilmesidir.

Paylaş
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email